Bir tutam hayat

Uzun zaman olmuş yine her zamanki gibi :)
Sosyal platform çok olunca bloga yazmak biraz zahmetli geliyor bana. Ama aslında en iyi anılar da burada not düşülüyor. Ben facebook ta neredeyse hiç fotoğraf paylaşımı yapmıyorum.
İnstagram için bunu söyleyemiycem. Orayı daha seviyeli ve yeterli buluyorum ve de seviyorum.
Hayat duraksız devam ediyor tüm hızıyla..
Birileri geliyor birileri göçüyor bu kervandan..
Bizler erişkin olma yolunda biraz daha adımlamış olurken bebekler çocukluğa, çocuklar biraz daha büyük çocukluğa erişiyorlar :)
Son yazıklarımdan sonra biraz özetleyecek olursam, Türkiye'deki karışıklıklardan ötürü dostlarımızla planladığımız Karadeniz turunu bu yıl ertelemek durumunda kaldık.
Aslında olay öncesinden de çocukların küçük olması bizi biraz daha düşünmeye sevk etmişti ama bu olay da bahanesi oldu sanırım :) Seneye Allah Kerim dedik.
Yıllık iznimin bir kısmı düğünlerle bir kısmı tatille geçti.
Kalan bir kısmını henüz bir yere koyamıyorum, çünkü bitirmek istemiyorum :(
Canım kuzenim Tuğba'nın yuvasını kurmasına şahit olduk ve ayrıca kardeşim evlilik yolundaki ilk adımını attı..


Bu iyi gün telaşeleri içinde gurbetten gelen sevdiklerimizle bol bol hasret giderdik, gecenin geç vakitlerine kadar doyumsuz sohbetler yaptık..


Vedalaşırken kuziciğimle yakalamışlar bizi :)


Düğünler bitince ve herkes evine dönünce biz de kendimizi yaşadığımız yere en yakın olan sahile 5 günlüğüne atıverdik. Çocuklu tatil zor, gittiğimiz yer tam teşekküllü bir yer olmayınca onları oyalamak da zor oluyor. Zaten tatilin ikinci gününden sonra, bir rutin sağlamış oluyorsunuz. Sevdiceğim ve ben çok memnun kalmasak da bu kısa tatilden, çocuklarla yapılabilecek iyi aktivitelerden biriydi işte.. :)


Ne romantik bir an :)

Gülendam Hira'm, canım kızım. Çok şükür tuvalet eğitimini tamamladık. 2 yaş 3 aylıkken abinden biraz daha üstün başarı göstererek ve beni daha az yorarak bu aşamayı da şükürler olsun ki geride bıraktık. Tabi bunda tecrübemin ve evde örnek olabilen ikinci bir çocuğun olması tartışmasız bu işi kolaylaştırdı. Ve ikinci büyük devrim Hira kuşunun kreşe başlaması oldu. Henüz yeniyiz ama ilk bir haftayı sorunsuz, sadece öğlen uykusu öncesi birkaç damla göz yaşı akıtarak-ki ben bunu evdeki alışkanlıkları aniden bırakmanın yaşattığı travma olarak gördüm- atlattık. Emirhan'ın da aynı kreşte bulunuyor olması yine işleri kolaylaştırdı tabi. O da bu yıl kreşe devam edecek. Çevremizde tam gün bir ana okulu bulunmadığından ve yarım günle bu işi kurtaramayacağımızdan, ayrıca kreşin çocuğun gelişimindeki katkısını göz ardı edemediğimizden bu şekilde bir yol izledik. Umarım hata yapmıyoruzdur. Çünkü bazen sabahları onu uyandırmak ciddi problem oluyor, uyanmak ve kreşe gitmek istemiyor. 20 aylık olduğundan beri düzenli olarak kreşe gidiyor. Bu tempoya alışmıştır artık diye düşünsek de aslında o da evde geç saatlere kadar uyumayı, tembellik yapmayı, kısıtlanmadan özgürce istediği zaman istediğini yapmayı hak ediyor.. Ama mevcut şartlarımız ne yazık ki bu kadarına izin veriyor. Canım oğlum, inşallah bir gün bizi anlarsın ve bunun için bizden hesap sormazsın..


Bu aralar bu şekiller, bi pozlar aman aman :)


Kurban bayramına az bir zaman kaldı. Kısmet olursa bu yıl da Ankara'da geçirmeyi planlıyoruz. Bu yıl Ankara'ya ben hiç gidemedim, bayramda gitmek iyi oluyor aslında, normalden daha fazla kişiyle görüşme imkanımız oluyor.
Son baharın belirtileri henüz buralarda hissedilmiyor. Hava gündüz hala 34 derece dolaylarında hatta bazen daha yüksek seyrediyor.. Vallahi kışı özledim, üşümeyi özledim. Ayrıca kışın hobilerimle daha çok ilgileniyorum. Yazın insanın canı pek bişey kesip biçmek ya da örmek istemiyor.



Hayat serüvenimizden bir kesitin daha sonuna geldik.. :)
sağlıcakla..





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Gülse Birsel Yazısı

Defter ciltleme

Keçeden Kitap Ayracı