Portakal Çiçeği

Bir yıl daha gitti ömrümüzden işte.. Yaşlanıyor muyum ne? Gençleşiyor muyum yoksa (yaşım 27 oluyor bu yıl)? Zaman hızlı geçiyor vesselam. Evleneli, çocuklu olalı beridir daha da hızlandı sanki.. Ev-iş-okul-çocuk-eş derken bu koşuşturmaca daha da hızlanıyor sanki.. Allah can sağlığı versin, şikayetçi değilim elbette ama bazı şeylerin tam tadına varamadan yaşıyoruz ya, ona bozuluyorum en çok.. 2012 de üzüntüler yaşandı ..ebediyete göçenler oldu(Kuzenim Mahmut abi erkenden aramızdan ayrıldı ve ismini sayamadıklarım), hastalıklar, canımızı sıkan olaylar, kızgınlıklarım.. Hepsi 2012 rafında yerini aldı. Güzellikler de çok oldu elbette. Doktora yeterlilik sınavında başarılı oldum, kuzum bir yaşına girdi, hala olacağımı öğrendim, daha neler neler..  Dilerim 2013 çok daha güzel olsun. Sağlık ve mutluluk zirve yapsın. Sevdiklerimiz erken ayrılmasın hayatımızdan. Borçlarımız azalsın, bir evimiz olsun, ailemiz büyüsün. Herkes istediğine sahip olsun. Allah sevdiklerimizle-sevdiklerinizle çok

Syn 'da gördüğüm pancake i nöbetten çıkıp eve varır varmaz denedim (nasıl canım istemişse artık), uyumadan önce yemeliyim dedim ve yedim şükürler olsun :) Çok pratik ve lezzetli oluyor, ertesi gün de kocişime yaptım, o da Ah şu internet yok mu dedi hemen, tahmin etti sanırım bunu da oradan gördüğümü :)) Seyhancığım tatmamıza vesile olduğun için çok mersi :))

Bu aralar evde fazla zaman geçirir oldum. Oğlumla oyun oynamak için bol bol zamanımız oldu. Bazen kötü gibi görünen şartların getirdiği sonuçlar ön yargının ne kadar gereksiz olduğunu düşündürüyor. Kuzuma yeni şeyleri öğretirken, öğrenmeyi daha da eğlenceli hale getirecek şeyler yapmak istiyordum. Ne yapsam diye düşünürken bazı bloglarda gördüğüm çocuk yastıklarından tasarlamak istedim. İlk denemem de oldukça başarılıydım bence :) (çok küstah demezsiniz umarım) Tatlı bıdığım da çok beğendi, kelebeği koparmaya çalıştığını da sayarsak epeyce uzun oynadı :) Aslında aklımdaki tam olarak bu değildi ama yine de kısıtlı zamanlarımda yaptığım için başarılı :P İşte ispatı, oynuyor çocuk yani canım :P Yeni yastığını sabah gördü, ancak o uyuduktan sonra bitirebildim. Kuzumla beraber kahvaltı yaptık, bu sefer ona gına getirttiğim çıtır yufkalı yumurtadan yapmadım ama yine yufkalı ama yumurtasız birşey yaptım. Tava Böreği :) Çok ama çok severek yedi, genelde pekmezle yedi tabi her

Gün geçmiyor ki oğluma yeni bir şey denemeyeyim. Kobay oldu elimin altında kuzucuk, hergün yeni şeyler :)) Son denemem benim tabirimle tam bir sebze cümbüşü :) Nasıl olmasın, brokoli(asla vazgeçemediğim), havuç, pazı, patates, domates:) Bu sefer pirinç ya da şehriye koymadım yerine bir avuç boncuk makarna koydum. Güzelce kaynattım. Azcık tuz serptim. Pişince blender dan geçirdim.Sonuç: Enfes şahane, severek yiyen bir bebek, bundan bize de yap diyen, çocuğunun çorbasına sulanan bir baba :)) Bu çorbayı tuttum, kolay kolay bırakmam garii :)) Bebeğe çorba yaptım ama bize de islim kebabı yaptım, yanına da mis gibi tereyağlı pilav :) Ne pişirsem diye kafa yoran bayanlara şiddetle tavsiye edilir :) Afiyette kalın ...

İstemeden de olsa kuzucuğu kreşe vermek zorunda kaldık. Bugün ilk günü..  Kardeşim hepatit A virüsünden 4 gündür hastanede yatıyor. Annem ona bakıyor dolayısıyla.. Kuzenlerim bakmak istediler Emirhan a fakat biz her zor durumda kaldığımızda aman şimdi kim bakacak diye hayıflanacağımıza enazından tecrübe ettiğimiz bir kreşe bırakırız diye başladık gitti.. Rabbime emanet yavrum.. Komşum 3 çocuğunu verince, ben de gidip bir göreyim-görüşeyim istedim. Evimize de öyle yakın ki! Bırakması ve alması çok kolay (kendimi teselli ediyorum sanırım). Henüz aramadım, kahvaltı saati geçsin hem yiyip içti mi hem de duruyor mu..  (şuanda telefon geldi, arabalarla oynuyormuş bıdığım :( ) Umarım ilk günü ben de o da kolay atlatırız. Gözümü saatten alamıyorum, akşam olacak mı ki bugün ?

Bu aralar çok iştahsız Emirhan..Yemiyor, içmiyor..Doktor geçici bir durum zaman zaman olur çocuklarda dese de ben hergün yeni bişeyler deniyorum. Son denemem de şuan hangisi olduğunu hatırlamıyorum ama bir blogta yufkalı-yumurtalı bir tarif görmüştüm bir ara..Aklımda kaldığı kadarıyla onu yaptım. Yufkaları parçalayıp kızgın yağa (fazla olmayacak ama) atıp ters-düz kızarana kadar pişirdim. Sonra bir kasede 1 yumurta, az biraz süt, bir tutam tuz, biraz da rendelenmiş peyniri iyice çırpıp üzerine döktüm, yine ters düz ettim. Sonuç, çok lezzetli oldu. Paşam yedi mi? yedi ama pekmezle kandırarak yedirebildim. Zaten bu aralar en çok yediği şey pekmez. Yarısını yedi, kalanını da ben yedim. Fena değildi, biraz daha baharat katarsam güzel bir haftasonu special i olabilir hani :) *** Geçenlerde arkadaşlar çaya gelince aparatif bişeyler hazırlayayım dedim. Hazırladıklarımdan birini paylaşayım istedim. Tepside Kumpir: Patatesleri haşladım. Haşlandıktan sonra tereyağı ekleyerek bir

Hafta sonu Mudo nun geleneksel 7 gün indirimleri olduğunu duydum ve şöyle bir bakayım ne var ne yok diye girdim. Mudo nun ev dekorasyon ürünleri çok beğeniyorum. Hepsini almak istiyorum, o derece :) Aldığım ürünlerden sadece birinde indirim vardı. Diğerleri yeni ürünler olduğu için hiç indirimi yoktu :( Ama çok beğenerek aldığım için mühim değil :) Yalan Dünya dizindeki Nurhayat'ın giyim tarzını çok beğeniyorum. Birkaç gömleğini de internetten buldum. Genelde İpekyol sponsor oluyor ona. Ben de giydiklerine benzer bir krep gömlek buldum! Yapıştım hemen. 89.90 TL! olsun, alıyorum dedim ve aldım :) Bu hırkayı da kocişim beğendi. Isıtacak bir hırka istiyordum ama kaba da olmasın istiyordum. Bu tam istediğim gibiydi. Hemen işe giydim ve büyün günü çok sıcak geçirdim. Bu da indirim de değildi, 79.90 TL :) İndirimdeki ürünler genelde Mudo city ürünleriydi. Çok güzel yastıklar vardı aslında ama bizim evin dekorasyonuna çok uyan şeyler değildi. Ben de danışman hocam

Geçenlerde pazarda çok güzel minicik turşuluk salatalıklar gördüm. Aslında acur ve süs biberi turşusu yapmıştım ama bunları da yapmak istedim.  Sirke ve limon tuzuyla yaptım. Salatalıklar fotografta kocaman duruyorlar ama aslında bir parmağımdan uzun değiller :)) Henüz tadına bakmadım ama itiraf etmeliyim şimdiye kadar hiç kötü turşu yapmadım :P Patlıcanı öyle çok seviyorum ki, her türlü yemeğini yapmayı ve yemeyi çok seviyorum. Patlıcan musakka da favorilerimden.. Afiyette kalın inşallah !

Bazen marketlere çok güzel indirimli ürünler geliyor. Lisanslı oyuncaklar da bunların bir parçası.. Çok fazla market gezmeyi seven biri olduğum için, ne nereden alınır, nerde en ucuzu bulunur bilirim. Bu konuda mutfak masrafları hususunda kocamın takdirini toplayan birisiyim, şükürler olsun :)) Caillou bardağını geçen hafta sonu carrefure dan aldım.. 2.90 tl di fiyatı. Oğlum eline alıp bırakmayınca ben de onun olsun istedim, hazır bardaktan kendi kendine de içmeyi öğrenmişken.. **** Bu resim çerçevesi Şok'tan.. Çok sevimli..Kuzumun dünyaya ilk geldiği anlardan bir kare yerleştirdim içine..4,90 Tl di sanırım. *** Bu oyuncağı geçenlerde BİM de gördüm ve aldım. Çok eğlenceli ve kaliteli malzemeden yapılmış. Ayrıca içinde bir sürü malzeme daha var. Tren hareket edince müzik çalıyor, oğlum çok seviyor. Fiyatı 29 Tl gibi bişeydi :) Bu sevimli civciv de şok'tan! İki tane de kırılmaz arabalardan almıştım ama onların fotoğrafını çekemedim :))

Cenâb-ı Allah'ın, on peygamberine verdiği on nimetin kendisine denk geldiği ve dinimizce de önemine binaen saygı duyulan gündür aşure günü.. Bu faziletli günde neler olmuştur? 1. Âdem (a.s.)'ın tövbesi o gün kabul edilmiştir. 2. Nuh (a.s.) tufandan kurtulmuş ve gemisi Cudi Dağı'na o gün oturmuştur. 3. Süleyman (a.s.) o gün melik olmuştur. 4. Yunus (a.s.) o gün balığın karnından kurtulmuştur. 5. Yusuf (a.s.) o gün babasına kavuşmuştur. 6. İdris (a.s.) o gün semaya kaldırılmıştır. 7. İbrahim (a.s.) o gün Nemrut'un ateşinden kurtulmuştur. 8. Musa (a.s.) o gün Firavun'dan kurtulmuştur. 9. Eyyûb (a.s.) o gün hastalıktan kurtulmuştur. 10. İsa (a.s.) o gün göğe kaldırılmıştır. Bu günde meydana gelip de unutulmaması gereken mühim hadiselerden biri de Hz. Hüseyin ve diğer ehl-i beyt-i Rasûlullah'tan bir çok kimsenin hunharca şehit edildiği "Kerbelâ" faciasıdır. On peygambere verilen on nimetin aksine bu hadise bizleri bu günde sevince değil, hüzne gark et

Rabbim tüm çocukları korusun, hastalıklardan, kazalardan, kötülüklerden..amin. 2 gün hastanede yatmanın ardından, kanımızdaki yüksek enfeksiyondan ve bronşitten kurtulduk çok şükür. Rabbim bir daha yaşatmasın ve beterinden korusun, tüm çocukları. 1 hafta izin aldım ben de kuzuma bakayım çabuk iyleşsin diye, hiç evden çıkarmadım onu, sağlıklı bol vitaminli çorbalar, meyveler verdim. Çok fazla ilaç kullandık ne yazıkki  :( kanında ve ciğerlerinde atması gereken enfeksiyon vardı yavrumun..Çok şükür artık daha iyi. Kuzum hastayken ona hazırladığım birkaç tarifi yazmak istedim bende. Belki benim gibi internetten "bebeğime ne yedirsem?" diye tarifler arayan birilerine ışık olur diye :)) Peynirli Krep Yumurtayı ne yazıkki sevmiyor oğlum. Ne haşlama ne kavurma..Ben de ona çeşitli şekillerde veriyorum. Mesela son denediğim bizim buraya özgü kahvaltıda tüketilen "tuzlu yoğurt" (adına bakmayın, aslında süzme yoğurda çok benzer, ekşimsidir) ile kavurarak verdiği

Bugün bu hayata ne kadar ince bir noktadan bağlı olduğumuzu ve ölümün burnumun ta ucunda olduğunu çok net yaşadım. Sabah rahatsızlanan bir personel arkadaşıma (kendisi hamileydi) iş yerinin ambulansıyla refakat ettim. Ambulans yolda kaza yaptı.. Hemde bayağı ciddi bir kazaydı, ölebilirdik,  ama burnumuz bile kanamadı şükürler olsun.. Bir araç yol vermek yerine önümüze direksiyon kırınca, süratli olan ambulansı şoför kontrol edemedi ve gümmm! Tekerimiz çarpmanın etkisiyle parçalandı ve inanılmaz bir sarsıntıyla savrulduk. Kendime geldiğimde olayın şokundan ve hayatta olmanın sevincinden hiçbir şey hissetmedim ama birkaç saat sonra darbe aldığım yerlerde morartılar ve sızılar başladı...Olsun yaşıyorum ya, onlar elbette geçer..  Rabbim beterinden korusun. Çok şükür arkadaşımda bişey yok, bebeği de o da iyiler.. Ancak kazadan sonra ayaklarımdaki morluklara baktıkça kaza anını yeniden yaşıyorum. Kazada ölseydim, o sabah evladımı ve kocamı son görüşüm olacaktı..Onların da beni elbette. Öl

Konu: Kırmızı  İş arkadaşım Elif'in ruju :))

Yuvarlak Bana aşkı anımsatan, hayat yoldaşımı, en büyük sevgilerimi hatırlatan, güçlendiren, yüzümü güldüren.....  İşte yuvarlak :))

Az önce Hobi Vaktinin  sayfasında gördüğüm "Günün Fotoğrafı" etkinliğine bugün başlıyorum. Çok eğlenceli olacağını düşünüyorum.  Özetle, her güne karşılık gelen kelime size neyi çağrıştırıyorsa onun fotoğrafını ekliyorsunuz.. 

Mevsim geçişlerinin yarattığı rahatsızlık kuzumda da etkisini gösterdi ne yazıkki.. Rabbim beterinden korusun. Dün gece uyuyamadı yavrum. Sürekli uyandı durdu. Boğazındaki balgamı çıkarmaya çalıştı hep..Ihlamur, sahlep, adaçayı ne verdiysem içiremedim. Kociş de iş münasebetiyle Ankara'da, bu akşam dönüyor çok şükür.. Yani annemde gece sabahı zor ettik. Zombi gibiydim işe geldiğimde, ama buna da şükürler olsun, varsın ben uykusuz kalayım yeter ki yavrum sıhatli olsun. *** Bu aralar biz kitapları karıştıyoruz. Önceleri sayfalarını ısıran, yaprak yaprak koparan oğlum artık resimleri inceliyor. Ben de ona resimlerle ilgili kurmaca hikayeler uyduruyorum zaman zaman.. akıllı bıdık Ses tonumu değiştirerek okuyorum bazı kısımları.. Çok eğleniyor o zaman, daha çok dikkat ediyor resimlere.  Çocukla hergün yeni bir şey öğrenmek, hele de ona öğretmek için titizlikle öğrenmeye çalışmak.. Annelik bu olsa gerek..  Herkese sıhatli günler dilerim..

Canım oğlum, 1 sene oldu sana kavuşalı, seni koklayalı, sana böylesi tutulalı.. Hayatımızın ortasına nasıl da bir bomba gibi düşüverdin.. Sevgin dağıttı bizi, mest etti.. Daha nice yaşlara, beraber geçireceğimiz yıllara miniğim ! 1 yaşındasın, ağzında tam 10 dişin var. Önden çıkmak üzere olan iki dişin daha var. Yürüyorsun tam 2,5 aydır! İşten geldiğimde koşarak boynuma sarılıyorsun. Ce eeee den sonra öğrendiğin ikinci oyun saklanbaç. Haa kovalamacayı da yeni yeni öğreniyorsun. Bir kahkahan var ki o kaçışlarında beni bitiren seni yüreğimin içine sokasımın geldiği.. Ananen seni o kadar şaur şupur öpmeme kızıyor. İnsan evladını öpemedikten sonra neye yarar o sevgi değil mi ama? Sen henüz öpemiyorsun ama öpücük isteyince yanağını yaklaştırıyorsun. Benim akıllı miniğim.. Henüz konuşamıyorsun ama hareketlerinle konuşmadan da anlatıyorsun bişeyleri. Babana anahtarı veriyorsun seni dışarı götürsün diye, beni buz dolabının önüne sürüklüyorsun yemek istediğinde, ananenle konuşmak isteyince

Uzun zaman olmuş yazmayalı..Çok şey oldu aslında, yazacak zaman olmadı. Yoğun bir misafir kalabalığının ardından kalakaldık çekirdek ailem ve ben.. Az zaman kalması ve unutma korkusuyla doktora yeterlilik sınavı için son çalışmalarımı yaptım. Bu arada teyzem geldi kuzenimle birlikte İstanbul'dan.. Onlarla zaman geçirmek isterken  birde benim diş meselesi çıktı.. Ne yapacağımı şaşırdığım, allak bullak olduğum bir dönemdi.. Diş ağrısı çekmiyorum son günlerde çok şükür, o kadar gittim ki doktora uzun bir müddet görüşmesek çok iyi olacak :) Neyse yeterlilik sınavının yazılısı benim için başarılı sayılabilecek nitelikteydi. 100 üzerinden 89 la geçtim bin şükür! Yandaki kare sınavdan bir gün önce çekilmiştir. Yazılı sınavdaki rahatlamanın ardından sıra sözlü sınava geldi. Çukurova Üniversitesinden Prof.Dr. Güzide Yücebilgiç misafir jüriydi. Diğer jürim ise bizim bölümden Yener hocaydı. Sınava 9 aydan fazla bir süre hazırlanmış, biyokimya ile ilgili pek çok şey okumuş olmama rağmen bazı

Gelecekler, geldiler, gidecekler, gittiler.. Yaz oldumu gurbetten gelen giden çok oluyor bizim buralara.. Almanya dan dayımlar geldi ve gittiler.. Rüya gibi geçti bu son ay, ramazan ayı zaten koşturmaca içinde gidiyordu onların gelmesiyle daha da hareketli günler geçirdik ve bitti gitti işte.. Bugün annemler de İstanbul a gidiyorlar. Hafta sonu kuzenim evleniyor, herkes orada, bende gitmeyi çok istedim ama ne yazık ki sınırlı sayıda olan izin günlerimi kendi programlarımda kullanmak zorundayım. Annemlerin gelmesiyle ertesi gün kocişle Çanakkale ye kongreye gidiyoruz. 2 gün orada olacağız. Geldikten bir hafta sonra ise doktora yeterlilik sınavım var ona gireceğim. Allahım! yazarken bile ellerim terliyor, aylardır çalışıyorum, umarım emeklerim boşa gitmez. *********** Minik yavrum artık yürüyor, iki dişimiz daha çıktı. Toplamda 8 dişimiz oldu. Geçenlerde ateşlendi, 38,5 u görünce hastaneye götürdük. Neyseki endişelenecek birşey değilmiş. Boğazında kızarıklık vardı biraz, enfeksiy

O kadar pratik ki yapması 15 dakika bile sürmedi. Geçenlerde kakaolu kek yapmıstım. 2 kişi olduğumuz için bitiremedik, bekledikçe de bayatlayacak korkusuyla buzluğa atmıstım, bir ara kullanırım diye. Uzun zamandır truffle yapmayı istiyordum. Bir çok sitede okuduğuma göre üç aşağı beş yukarı aynı yapıyor herkes. Kullanılan malzemeler: Kalan kekleriniz olabilir veya paket keklerden alabilirsiniz. 1 pk. hazır krema 1 pk bitter çikolata 1 yemek kaşığı kadar su arzuya göre kuru üzüm, kuru kaysı, ceviz, fındık, fıstık vs. Keklerimi bir kapta ufaladım, bir tencereye kremayı boşalttım. Kaynamaya yakın içine çikolatamı attım ve erittim. Çikolata erir erimez hemen kekin üzerine kremayı boşalltım. iki çorba kaşığı suyu ekledim, bir avuç kuru üzüm, bir avuç doğranmış kuru kaysı, biraz damla çikolata, bir avuç ceviz içi ve ben nescafe yi çok sevdiğim için bir yemek kaşığı kadar da nescafe koydum. bir güzel yoğurdum. sonra buz dolabında bir gece beklettim. Ertesi gün karışım donmuş, çok güzel

Yapsam  mı yapmasam mı günlerce tereddüt içinde kaldığım tarhanayı nihayet yaptım. Bu güne kadar kayınvalidem yapıyordu aslında ama artık rahatsızlandıktan sonra yapmıyor. Ben de bu güzel mirası aslında ondan görerek öğrenmek isterdim, çünkü kendisi harika tarhana yapar ! Ama yine de onun tavsiye ve tariflerine uyarak ve internetten de yaptığım araştırmalarım neticesinde tarhana serüvenim başladı. 2 Kilo undan yapmaktı niyetim aslında ama hamur cıvık olunca 4 kilo un kullandım :D şuanda iki kış yetecek kadar tarhanam var :)) 2 kg Mevsim domatesi,1 kg kırmızı ve1kg yeşil biber, 1kg süzme yoğurt, 1 baş sarımsak, maya, kuru nane, pul biber, tuz ve 4 kg un (önce 2 kg kullandım, cok cıvık olunca az az koyaraktan bir baktım 2 kilo kadar daha un kullanmışım) kullanarak hazırladım hamurumu. Benim domateslerim çok suluydu, daha susuz domates veya daha az domatesle daha az un kullanılabilirdi. Domatesleri rendeledim, sağımsağı,biberleri rondodan geçirdim, yoğurma leğenime aldım. çok az ılık s

Dün o kadar yorgun hissettim ki kendimi iftar yemeğini hazırlamaya saat 6 bucukta basladım.. Sadece peynir-karpuz-kavun bile yeterdi bana ama kociş bir sürü yemek sayınca ona kıyamadım ve dolabın imkanları doğrultusunda patlıcan musakka yapmaya karar verdim. Tabi yemek öncesinde çorba da lazımdı. Tarhana çorbasını son zamanlarda fazla tükettiğimizden (ilk defa yaptığım tarhana çok güzel oldu napiiiim :)) kırmızı mercimek çorbası yapmaya karar verdim. Ancak ben içine biraz da iri bulgur koydum. çok ta güzel oldu. İşte çorbam : İki kişi olduğumuzdan yemek yapması daha kolay ve kısa oluyor. Malum malzemeler az.. 2Patlıcan kullandım, 100 g kadar yağsız kıyma, iki küçük domates, 1 kırmızı biber, 1 küçük soğan, çok az salça, tuz. Bir yanda çizgili soyduğum patlıcanlarımı kızgın yağda kızartırken bir yandan da kıymamı az yağda kavurdum. Et kavrulunca içine iri doğradığım soğan, biber ve tuzu ekledim, soğanlar hafif solana kadar kavurdum. Kızaran patlıcanların önce bir peçeteyle fazla

Bir hadis-i şerifte rivayet edilir ki: "Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi  artık kapanır, kimse oradan giremez".                                                                  Rabbim bize de o kapıdan girmeyi nasip etsin. Ramazanı hakkıyla yaşayabilmek istiyoruz. Amacımız aç kalmak değil, aç insanları anlamak, rabbimizin bize sunduğu fakat bizim çoğu zaman göremediğimiz nimetler için şükürde bulunmak, sabrı öğrenmek, güzeli anlatmak, islamı güzel anlatmak, anlamak, özendirmek..İnşallah başarıyoruzdur. Ramazanın sıcaklara gelmesi nedeniyle yemekler yenmiyor ne yazık ki, serin şeyler daha cazip geliyor, meyveler, hele de karpuz kavun bol gidiyor :)) Ben de bu haftasonunda arkadaşları iftar yemeğine davet etmek istiyorum. Bir menü çıkardım bakalım şimdilik, umarım gerçekleştirebilirim .. -şehriye çorbası -izmir köftesi -nohutlu pilav -z.yağlı kuru patlıcan dolması -yoğurtlu semizotu ve cacık tatlı olar

Bana hayat yoldaşı gönderip, yuvamı kurmamı nasip ettiğin için, Yuvamı geçindirecek rızık verdiğin için, Sağlıklı olduğum için, Dünya meyvesi olan evladımı verdiğin, analığı tattırdığın için, yaşattığın için, gösterdiğin için, işittirdiğin için, yedirdiğin için, yürüttüğün için, konuşturduğun için, ..... ... .. . Hamd olsun sana rabbim! Varlığıyla şereflendirdiğin nimetlerinin yokluğuyla terbiye etme beni! amin. 11 ayın sultanı geldi, bu gece ilk sahura kalkacağız inşallah. Rabbim bayrama da eriştirsin, hayırlara vesile etsin..Herkese Hayırlı Ramazanlar, ağız tadıyla inşallah! Not: Dün II. evlenme yıl dönümümüzdü. Ömür su misali akıp gidiyor, iyiki evlendim seninle, iyiki can yoldaşımsın, sırdaşımsın, en iyi arkadaşımsın, aşkımsın, kocamsın...

Son zamanlarda işler çok yolunda gitmiyor. Canım iyice sıkılmaya başlamıştı, derken danışmanımdan güzel bir haber geldi. A sınıfı bir dergide (Food Chemistry) uzun zamandır bekleyen bir makalemiz yayına kabul edilmiş. Çok mutlu oldum. Bu ikinci makalem. Daha nicelerini diliyorum !!

Eylül ayında Çanakkale de yapılacak kongreye 4 bildiri ile katılıyorum. Bildirilerim kabul edilmiş yaşasın ! Henüz nasıl gideceğime karar vermedim ama tübitak bursu çıkarsa uçakla izmire oradan da Çanakkale ye geçmek istiyorum. 17 saat sürüyor Hatay Çanakkale arası.. Aslında keyifli bir yolculuk olabilir Eylül de ancak kociş yalnız gitmemi istemiyor, onun da işleri nedeniyle benimle gelmesi çok zor görünüyor şimdilik.. Bakalım hele o günler gelsin.. Bugün 30 Haziran , yılın yarısı geride kaldı.. Yeterlilik sınavına 15 Ağustos itibariyle giriyorum. Tam olarak günü netleşmedi ama artık bir an önce gelsin istiyorum. Yıl sonuna doğru beni bekleyen bir takım radikal kararlar var, onların neticelerini de düşünüyorum bir yandan. Pişman olacağım kararları almak istemiyorum ama hayata da arada şekil vermek, arada riskler almak gerekiyor işte.. Minik kuzum artık tutunarak bir yerlere yürüyor, çok güzel emekliyor zaten..ayağını kaldırarak bir nesnenin üzerine çıkmayı başarıyor, kontollü bir

Canım öyle çekti ki geçenlerde eve gider gitmez talaş böreği yaptım. Çok da güzel oldu.  Malzemelerim: 1 pk. milföy hamuru 250 g haşlanmış kuşbaşı doğranmış et 1 çay bar. bezelye 1 çay bardağı haşlanmış ve minik doğranmış havuç 1 çay bardağı  haşlanmış ve minik doğranmış patates 1 çay kaşığı karabiber tuz sıvı yağ orta boy soğan bir çay bardağı yoğurt (üzerine sürmek için) Nasıl Yaptım? Önce iç harcımı hazırladım. Soğanları dişe dokunur bir şekilde doğradım, biraz yağda kavurdum. Ardından etlerimi ekledim içine, bir güzel harmanladım ikisini. Garnitürlerimi ekledim ve baharat ve tuzu.. Malzemelerin çoğu önceden ateş gördüğü için ve sonra da fırında zaten pişeceği için kavurma işlemi çok uzun sürmüyor. İç harcım azcık soğudu, sonra milföylerimi elimde biraz daha büyütüp her birinin içine 1 yemek kaşığından biraz fazla harcımdan ekledim, bohça şeklinde kapadım. ters çevirip yağlanmış fırın tepsisine dizdim. Üzerini süslemek için bir milföy hamurunu minik şerit

Yine son anda piyangodan çıkan bir 24 saatlik nöbetin sabahındayım.. Saat 5:02.. İstanbul uçağı kalkış için hazırdır, yolcuların uçağa alımları için biniş kapısına müraacat.. ne diyorum ben yaa!!! Sabahın bu saatinde baktım geçen yıl bu zamanlarda neredeymişim, neler yapmışım diye.. Blog yazmanın güzel taraflarından biri de bu olsa gerek. Geçmişi hatırlamak kolay oluyor :) Hamileliğimin 6. ayındaymışım..Hey gidi... Emirhan 8. ayını doldurdu şimdilerde. Bakalım gelecek yıl bu zamanlarda neler yapıyor olacağım.  Cem Yılmaz ın şarkı söylemesini de espri yapması kadar çok seviyorum. Sabahın bu saatinde de onun gülen yüzüne bakarken bu şarkıyı dinlemek beni keyiflendirdi..  Ah bu gönül şarkıları.. Eve gidince uyuyan bir Emirhan, sessiz bir ev, yastık yorgan diliyorum.. Allahıııım! Lütfeeen :))

İnsan bazen tezcanlılığından mıdır nedir istediği birşey hemen olsun, ya da bir sıkıntısı varsa hemen gitsin istiyor. İstediği olmayınca da arada aksilikler olunca -ki çoğu zaman aksilik deriz biz- feleğe suçu atar. Oysa nereden bilsin ki olmasını istemediği şeyin ona aslında hayır getireceğine. Sabır ve sebat ancak erdemli insanların sahip olabileceği meziyetlerdendir. Bir insan Allahın rızasını kazanmak üzere yaşar ve o tür işlerle meşgul olursa gelecek olan aksiliklerden korkmaz, korkmamalı..  Şimdi düşününce başıma "aksilik" gibi gelen şeylerin sonuçlarına baktığımda tüm aksilikleri gönderene şükürler olsun diyorum. O anda göremediğim için ve belki içten içe Rabbime neden? diye sual ettiğim için pişmanlıklar duyuyorum.. Aksilikleri verene, bazen işleri ters (bize göre ters diyelim) götürene çok şükür, bin şükür.. İçim der Sabr'ı sükut... Dilim der Sabr'ı zor... İki arada bir Bedendeyim. Sabır zor olsa da Tevekküldeyim...! Çünkü; Haykıran Sükutlar Vardır ki Anc

Alkış yap deyince minicik tontik ellerini birbirine vuruyor şap şap diye ses çıkarıyor, çok eğleniyor bunu yaparken. Dün ilk kez DEDE dedi, dede dede dede.. öyle hoşuna gitti ki, arada nene de diyor ama genelde DEDE.. ben baba der sanmıştım, çünkü öyle sesler çıkarıyordu ama DEDE dedi :))  Onunla hergün bişeyler yapmayı öğrenmek öyle keyifli ki.. Dün ilk kez pikniğe gittik kuzumla.. perişan oldu yorgunluktan.. bende bittim tabi.. Ama yine de etrafına gülümsüyordu minik aşkım .. Rabbim yüzünü hiç soldurmasın.. Maşallah benim oğluma, rabbim korusun seni annecim..

Uzun zamandır taslaklarımda bekleyen yazıyı paylaşmak bugüne kısmetmiş :)) ------------------------------------------------------------------------------------ Üniversiteden bir arkadaşımla geçenlerde yaptığım telefon konuşmasında bana son söylediği şey şu oldu : "yenilebilecek herşeyi ama herşeyi çok özledim" Doğru ya, yenilecek o kadar çok şey var ki hangi birini söylesin, "herşeyi" demek yeterli olur :) Özellikle kahvaltı sofralarında il dışından gelen misafirlerin damaklarını şenlendirecek o kadar çok çeşit var ki, insan gerçekten bu zenginlikten övünerek bahsedebilir. Bir ucumuz Ankara da olduğundan onlardan da her defasında övgüyle dinlediğim lezzetlerimiz, giderken ne götürsem diye şaşkınlığa düşürüyor beni :) Şimdilerde pazarlarda manavlarda misler gidi kokan dağ kekiği diğer adı ZAHTER .. Bizim kekik diğerlerinden oldukça farklı. Çünkü tamamen yabani ve yağan yağmurların suladığı, esen rüzgarların biçtiği, kuş uçmaz kervan geçmez dağl

Bu yıl kayısı o kadar çok ki maşallah, geçen gün gördüm, manavda kilosu 50 kuruşa kadar düşmüş! Tadı da pek bi güzel. Ben de reçelini yapmaya karar verdim. Çilek pek fazla ortalarda görünmeyince, geçen sene kaçırmıştım zaten, eyvah bu sene de yapamadım dedim ki harika çileklere rastladım. Bir güzel de çilek reçeli yaptım. Sonra bunları evde yığınla duran oğluşun mama kavanozlarına koydum. Çok iyi oldu. Çünkü reçeller büyük kavanozayken daha çabuk bozuluyor sanki.. Kaşık vurduğumuzdan mıdır, yoksa açıldıktan sonra hemen tükenmiyor bekliyor ondan mıdır bilemeyeceğim.. hem de sofraya bir ondan bir ondan açmak daha pratik, böylece mama kavanozlarını değerlendirmiş oldum!! :) ve reçeller...! Güzel bir haftasonu temennisiyle....