Akıl Sağlığınız Yerinde mi?

Sanırım aklımı yitirmek üzereyim. Belki de amaçlanan şey de budur? İnsanları eve tıkıp (karantina dediğimiz şey), ne kadar sabredeceklerini gözlemlemek, bu arada ısınan dünyaya bir türlü çözüm bulamayan teknoloji devlerinin kısa yoldan birkaç ay içinde dünyayı soğutmaya başlamaları (başardılar, dünya şuanda ısınmıyor), yine bu arada dünyanın bazı ileri gelen teknoloji devlerinin (!) hayata sunmak (!) üzere tasarladıkları yeni ağları (ki bunu bilmeyenler için sevimli gibi gelebilir ama aslında kendisi yeni radyasyon zehrimiz olur. bknz 5G) deneme sürecinin içinde test ediliyor olabiliriz.
 Sosyal medyadan, bilgi kirliliklerinden, cehalet dolu yaklaşımlardan, paranoyaklık derecesindeki korona hassassiyetinden ya da aymazca yaklaşımlardan illallah ettim 20 günde.. 
***
Gerçekten kime neye inanacağımı bilmiyorum. İddiaların çoğu bu durumun bir kurgu olduğu yönünde ve bugüne kadar oynanan en büyük oyun olduğu şeklinde. 
***
Korona ile ilgili ilk zamanlarda tepkiseldim. Bunun  sebebi olarak da annemin ve babamın 60 yaş üstü kronik hastalıklarının olmasıydı. Açıklamalara göre virüse yakalanırlarsa yaşama şansı %20 (Allah bilir elbette ama istatistik öyle diyormuş).
***
Bu arada probiyotik hayata meraklı olduğumdan bazı bilim insanlarımızın "yüksek bağışıklığa virüs mirüs işlemez, her yıl şu kadar insan zaten ölüyordu, bunlar ekonomik savaşlar oyuna gelmeyin" tarzı söylemleri ile biraz daha esnettim kendimi. Doğal temizliğe olan tutkumun yerini birkaç haftada her yanı foşur foşur çamaşır suyu ile yıkama ve kendimi ve ailemi zehirleme ruhaniyetine bürünüyordu ki aydınlandım. 
***

İnsanoğlu yaradılışı itibariyle oldukça donanımlı yaratılmıştır. Vücudu, gelebilecek hastalıklara virüs, mikrop, bakteri vs. kalkan oluşturabilecek şekilde dizayn edilmiştir. Çevresel faktörler, yanlış beslenme, hasta gen aktarımı, ruhsal sorunlar vb. bu kalkanının çalışmasını bozmuştur ve insanı yine insan yapımı ilaçlara (!) sevketmiştir. İyi olacağım diye kendini daha çok hasta eden insan kaçınılmaz sonun esiri olmuştur. Bunları neden yazıyorum, bu konuda günlerdir düşündükten sonra vardığım kanaat şu oldu:

İnsan özüne dönmek zorunda. Eğer özüne dönmezse sistemin esiri olmaya mahkumdur. Bunu kişisel olarak yapmaya herkesin gücü yetmeyebilir kabul ediyorum, bu devlet politikası haline gelmek zorundadır. Sağlıklı bir nesil istiyorsak gdo yu kesinlikle reddetmeliyiz. Bunun hiçbir bahanesi o-la-maz! Bir dönem baz istasyonu kuruluyor diye mahalle aralarında başkaldıran insanlar yeniden ayağa kalkmalı,radyasyon kirliliği için mücadele vermelidir. Eğitimde beslenmeye daha çok yer verilmelidir. Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur. Aromaterapi, fitoterapi, homeopati gibi doğal tedavi yöntemleri desteklenmeli, insanlara öğretilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Kısacası insanlara bu konuda eğitim verilmelidir. Duyarlı olanlar zaten okuyup, araştırıp doğru yolu buluyorlar, asıl kitle bu durumu umursamaz kişiler olmalıdır. 

Ülkemde hastane sayısının çok olmasına şuanki mevcut durum için seviniyorum elbette (kimsenin ölmesini asla istemiyorum) ama keşke hastanelerimizin donanımı kadar topraklarımız temiz, ilaçsız, tohumlarımız doğal atalık tohum olabilseydi. Keşke daha çok yeşil alan olsaydı çocuklarımızın koşuşturacağı, tertemiz havasını ciğerlerine çekeceği vs. bu konu uzadıkça uzar. Kişisel görüşüm bir ülkenin gelişmişlik seviyesi halkın sağlıklı beslenmesi ile değerlendirilmelidir. Gelecek her sağlıklı nesil aydınlık yarınların, verimli üretimin, kısacası güzel bir hayatın temel parçasıdır. 
Sağlıcakla..

Yorumlar

  1. Merhabaa takibe aldım fikirlerine de oldukça katılıyorum belki bloguma göz atmak istersin :)

    YanıtlaSil
  2. Komplo teorilerini doğru bulmuyorum aslinda.. ama yine de psikolojimiz açısından kötü bi süreç olduğuna katılıyorum. Elinize saglık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. keşke komplo teorisi olsalar da bu yaşananlar biz de paranoyaklığımıza gülsek .. Herşeyin düzelmesini umut ediyorum. sevgiler :)

      Sil
  3. haklısın. hadi sabır sabır. bu gece kandil bol dua edeliiim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Değerli Yorumunuz için Teşekkür Ederim..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Gülse Birsel Yazısı

Defter ciltleme

Keçeden Kitap Ayracı