Cumartesi sabahı güncesi..

Takip ettiğim bazı bloglardan sabah sabah hazır nöbetin son saatleri de geçmezken bişeyler okuyayım da içim açılsın dedim. İçim açıldı mı..kararsızım :)
Aslında bazı konularda şanslı olduğumu görüp içimden şükür cümleleri savurdum mevlaya.. şanslıyım çünkü yaşım 35 değil, ve istediğim uğraştığım bir yolda, asla geçemeyeceğimi düşündüğüm yabancı dil sınavını geçerek doktora'ya başlayabildim. şükürler olsun..
şanslıyım 25 yaşında anne olabileceğim inşallah. bebişimin gelmesine 112 gün kaldı. ve gücüm kuvvetim (rabbim daim etsin) yerindeyken, henüz içimdeki azim ve hırs yok olmadan, hayallerimi kimsecikler yıkmadan, kısacası en güzel çağımda olduğumu farkettim. ha..şu da var tabiki, 35 yaşına gelmiş bir annenin klavyesinden dökülen cümlelerde hedeflerine -ona göre tüm çabalarına göre- ulaşamamanın verdiği bir hüzün ve 35 yaş sınırı isyanı vardı. ne yapacağını bilemiyor, boşluğa düşmüş, o da yarım bıraktığı işlerinin farkında ve buna bir yenisini ekleyeceğini bile bile yarım hayaller kuruyor.. Biran kendimi düşündüm. benimde yarım kalan hayallerim oldu mu? çalışıp, didinip elde edemediğim başarılarım oldu mu? hedeflerime kolay ulaşamadım evet bu bi gerçek ama şuanda olmak istediğim ya da yapmak istediğim diyelim, işe en önemli ve büyüüüük adımı atabildim. Şimdi geriye kalan şey Üniversitenin kadro kapılarını açan sınavdan da iyi bir not alarak o engeli de ortadan kaldırmak ve bu yapmak zorunda olduğum (isyan deil bilakis şükürler olsun kazancı oldukça iyi bir işim var ama kendi işini yapmak gibisi yok bence) işi biran önce bırakmak!
Şuna kesinlikle inanıyorum. İnsan birşeyi isterse onun için dağlar dize gelir. bu cümleyi bazıları yanlış anlayabilir. "haa..biz çalıştık işte nooldu, bir torpil bulamadık kaldık sap gibi"
bunu okadar çok işitiyor ve üzülüyorum ki..kimseye hayallerimden, hedeflerimden bahsetmiyorum. Çünkü konuşmanın son cümlesi hiç değişmiyor. "o iş için büyük torpil lazım"
Bugüne kadar edindiğim hiçbir başarıda, geldiğim iş noktasında "hiçbir torpilim olmadan" gelebildim, duyduk duymadık demeyin..benim bir torpilim yok, hiç de olmadı. Benim dualarım var, o başka.. Ve fazlasıyla yetiyor bana. yaradanın hiçbir kuluna muhtaç olmadan bir yerlere gelmek, birşeylere sahip olmak, sadece sana ait olduğunu ve senin başarın olduğu hazzına varmak öyle mucizevi bir his ki, insan bunu bir kez yaşadı mı asla brileri göz diksin, yardım etsin, el-dil sürsün istemiyor. Kendim yapabildikten sonra kime ne hacet??

neyse sabah sabah ne çok etkilediki okuduklarım beni bu kadar uzun yazdım ilkkez:)
Günlerden cumartesi, hava sıcak olacak belliki..evde kocişimle önce güzel bir kahvaltı ardından deliksiz bir uyku, ikindi serinliğinde de yürüyüş yapmak şimdi aklımdan geçenler..
bebeğimin 6. ayını dört gözle beklerken 6. ayın içindeyiz artık, haftaya onu yakından göreceğiz, hemde çok yakından.. dört boyutlu ultrasonda hemde.. öyle merak ediyorum ki içime tekmeler savuran haylazı :))
canım bebeğim, sana hala isim bulamadık, ama az kaldı bu ay içinde artık kararımızı vereceğiz ve seninde bir adın olacak, benim adımın beni tasvir etmesi gibi seni tasvir edecek bir isim istiyorum sana.. adınla yaşayacaksın, adınla..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Gülse Birsel Yazısı

Defter ciltleme

Keçeden Kitap Ayracı